Önsöz
Ortadoğu’daki savaş ve gözyaşlarını anlamak için, Yahudilerin ağlama duvarı önünde, 2600 yıldır niçin ağladıklarını, iyi anlamak gerekir. Yahudi kaynağı Tanah’a göre, Kudüs, Tanrı’nın seçtiği, Dünya’nın merkezi olan şehirdir. Süleyman Mabedi, Yahudiler için en kutsal mekân olup, Kudüs’te inşa edilmiştir. Kudüs şehri, MÖ. 587 yılında, Babil Kralı Nebukadnezar tarafından ele geçirilmiştir. Babil Kralı Yahudilerin en önemli eseri olan, Süleyman Mabedini de tamamen yıkmış ve Yahudileri Kudüs’ten Babil’e sürerek asimile etmiştir. Yahudiler, sürgün yıllarından bu yana, Ağlama Duvarı’nda ağlamaktadırlar. Pers Kralı Keyhüsrev Babil Devletini yıkarak, Yahudilerin Kudüs’e dönmelerini sağlamıştır.
Yahudi’nin Savaşı, bu tarihten itibaren devam etmektedir. Yahudiler, 2600 yıl önce, mabetlerini yıkan, vatanlarından eden, Babil bölgesinin çocuklarından intikamını almak suretiyle, kendilerince vaad edilmiş topraklarda (Arz-ı Mevud) Yahudi Devleti kurmak istemektedirler. Ancak, buna en büyük engel olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi ve Peygamber duasına mazhar olmuş, necip milletimizi görmekteler. Ülkemizde tarihin akışını, Arz-ı Mevud’a doğru değiştirmek amacıyla oluşturdukları PKK ve FETÖ terör örgütlerinin, inanç ve kan kardeşi olmaları tesadüf değildir.
Irak’ta ve Suriye’de PKK, PYD, YPG ve DAEŞ terör örgütleri, asırlardır kurulan Arz-ı Mevud hayalini gerçekleştirmeye hizmet etmektedir. Bu tarihi süreç içinde, sözde Kürt Devleti hayalinin, emperyalistlerin Arz-ıMevud devleti hayaline hizmet etmekten başka bir şey olmadığı görülmektedir. PKK, PYD, YPG ve DAEŞ gibi terör örgütlerinin, bütün kademelerinde, binlerce yıllık intikamın peşinde olanların bulunduğu anlaşılmaktadır. Hâlbuki, Kudüs’ü yaşatanlar, Hz.Ömer, (r.a) Selçuklular, Eyyubiler, Osmanlıların kardeşliği değil midir? Bu kardeşliğin dışındaki her davranış, binlerce yıllık Arz-ı Mevud iddiasına hizmet eder.
Emperyalistlerin, 2600 yıldır besledikleri kini büyütmek ve dünyayı yakma pahasına Arz-ı Mevud’da gerçekleştirmek istedikleri devletin, ölü taşları olmak yerine, Peygamberimiz’in (SAV) duasına mazhar olmuş milletimizin, mübarek ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde olması, her zaman doğru, güzel ve kardeşçe olanıdır.
1993-94 Cizre’de, elebaşı, İmralı’daki terörist Abdullah Öcalan’ın olduğu, PKK bölücü terör örgütüne karşı, güvenlik birimlerimiz, istihbarat birimlerimiz, korucular, seyit aileleri ve vatansever Cizrelilerin et ve tırnak gibi bir ve beraber olarak, Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da savaşan dedeleri gibi mücadele ettiler. PKK’nın 1992-1993 yılında Cizre’de ilan ettiği sözde özerklik amaçlı isyan girişimini, tarihin çöplüğüne atmışlardır.
1993-94 yılı Cizre’si, Türkiye’nin Türk’e, Kürt’e, Laz’a, Çerkez’e, Ermeni’ye, Rum’a ve Yahudi’ye karşı bir hesabının olmadığının, aynı zamanda kripto Rum Kürt’ünün, kripto Ermeni Kürt’ünün, kripto Yahudi Kürt’ünün, kripto Rum Türk’ünün, kripto Ermeni Türk’ünün, kripto Yahudi Türk’ünün, Türkiye üzerinde hesaplarının olduğu gerçeğini ortaya koymuştur.
Gayret bizden, Tevfik Allah’tan.